2 Eylül 2007

Kişisel Gelişim Planınız Var mı?

Profesyonel iş yaşamında aktif olarak çalışan bizler, üniversite yıllarının sonuna kadar zamanımızın önemli bir bölümünü öğrenim etkinlikleri içinde geçirdik.
Bazılarımız öğrenim etkinliklerini yalnızca sınavlarda başarılı olmak için çekilmesi gereken bir çile gibi görürken; küçük bir azınlık ise bu dönemi hayata hazırlanmak için bir gelişim süreci olarak değerlendi.
Daha sonra üniversiteden mezun olduk ve iş yaşamına atıldık. Bir anda iş yaşamının yoğun temposu, diğer yanda evlilik derken o ana kadar düşe kalka ilerlettiğimiz öğrenme sürecimizi sekteye uğrattık.
Öğrenmeyi alışkanlık haline getirememiş olmamızdan dolayı yenilikleri ancak televizyon, gazete ve dergi gibi ne düzeyde öğretici olduğu tartışılır araçlardan takip eder olduk. Nadiren de olsa kamuoyunda gündeme gelen popüler kitapları okuyarak bir nebze olsun kişisel ve mesleki gelişmemize katkı sağlamaya çalıştık, çalışıyoruz.
Ancak, nafile...
Özellikle kişisel gelişim olarak tariflenen ‘kendini ve ilişkilerini’ yönetme konusunda istisnasız hepimiz sınıfta kalıyoruz. Bırakın analitik konularda öğrenim görenlerimizi, sosyal konularda master yapanlarımız dahi kendini ve ilişkilerini yönetmekte ciddi sorunlar yaşıyor.
Mesleki açıdan baktığımızda da durumumuz pek parlak gözükmüyor.
Geçmişte öğrendiğimiz birçok bilgi, bugün geçerliliği yitirdi. Bugün ihtiyacını duyduğumuz bilginin önemli bir bölümü üniversite dönemimizde gündemde dahi yoktu. Ayrıca o dönemlerde öğrendiğimiz yönetim, planlama vb. konular o gün için bize pek somut ve anlamlı gelmediğinden bu bilgileri belleğimizden hemen silmiştik. Zaman geçtikçe ihtiyaç duyduğumuz bu bilgilere erişmekte güçlük çekiyoruz.
Sonuç olarak, birçoğumuz gelişim sürecimizi düzene koyamamızdan dolayı artık zorlanmaya başladık. Özel yaşamımızda ve iş yaşamımızda hatalar yapıyoruz.
Üç beş sene önce ülkemizin önde gelen firmaları bu eksikliği hemen farkettiler ve bu sorunun üstüne eğildiler. Yönetici ve çalışanlarını iş ve kariyer hedefleri doğrultusunda kişisel gelişim planları hazırlamaları konusunda teşvik ettiler.
Ancak bu olanakların sunulduğu firmalarda dahi özellikle yöneticilerin gelişim gereksinimlerini belirleme konusunda isteksiz oldukları görülüyor. Yaşı daha ilerlemiş olanlarda ‘biz eski toprağız, bize birşey olmaz’ yaklaşımı hüküm sürüyor.
Birşeyler yapabilmek için öncelikle kendimiz o konuda bir gereksinim hissetmeliyiz. Aynı kural gelişim planlaması için de geçerli. Gelişim gereksinimini bizzat kendimiz hissetmeli, üstlerimizin veya insan kaynakları biriminin zoruyla değil kendi isteğimizle bu süreci başlatmalıyız ve kendimize şu soruları yönetmeliyiz:
Sorumlu olduğumuz pozisyonunun hakkını verebiliyor muyuz? Yerine getirdiğimiz görevlerimizde bir eksiklik var mı? Neden bu görevleri layıkıyla yerine getiremiyoruz? Kişisel etkinliğimizi nasıl attırabiliriz?
Çevremizden aldığımız geribildirimler, sık sık karşılaştığımız sorunlar ve kariyer hedeflerimiz gelişim gereksinimizi belirlerken bize ışık tutmalı.
Gelişim faaliyetlerini belirlemek ayrı bir hüner ister. Özellikle bu faaliyetlerin çeşitlilik göstermesi, sıkılmadan ve zevk alarak yaşama geçirilmesini sağlayacaktır.
Gelişim faaliyetleri içinde en bilineni, seminerlere katılmaktır. Günümüzde ister yurtiçinde ister yurtdışında olsun farklı seminer alternatiflerini bulmak kolaylaştı. İnsan kaynakları birimleri de bu alternatifleri sürekli olarak araştırıyor. Katılımcı olarak sizlerin görevi, gereksinimlerinizi detaylı olarak bu birimlere aktarmak ve alternatiflerin seçiminde onlara yardımcı olmak.
Bir diğer gelişim etkinliği kitap okuma ve film seyretme gibi bireysel olarak gerçekleştirebileceğimiz etkinlikler. Her yöneticinin hem kişisel gelişim hem de mesleki ve yöneticilik alanlarında referans kitap ve filmlerden oluşan bir kütüphanesi olmalı. Bu kütüphanenin oluşturulmasında insan kaynakları biriminden destek sağlayabileceğiniz gibi katıldığınız seminerlerde eğitmenden öneriler alabilirsiniz.
Ayrıca haftalık iş dergilerine abone olup bu dergileri düzenli takip etmekte büyük yarar bulunmakta. İş yoğunluğundan dolayı tüm yazıları detaylı okuyamazsanız dahi hızlıca göz atılmanız bile yurtiçi ve yurtdışında meydana gelen gelişmeleri izlemenizi sağlayacaktır.
İlgi alanınıza bağlı olarak tarih, araştırma, felsefe, roman vb. iş dışı konularda kitaplar okumak entellektüel birikiminize zenginlik katacaktır. Özellikle kariyer basamaklarında tırmandıkça entellektüel birikimin fark yaratan konuların başında geldiği unutulmamalı.
Gelişim sürecinde destek alabileceği rehberi olanlar, olmayanlara nazaran oldukça şanslılar. Gelişim rehberleriniz, size gelişim önerileri sunmanın yanında bu süreçte sizi cesaretlendiren, motive eden bir rol üstlenecektir. Ancak gelişim rehberiniz ile ilişkinizde dizginleri tamamıyla ona bırakmamanızı salık veririm. Yaşamınız ve kariyeriniz ile ilgili tüm tercihlerinizi kendiniz şekillendirmeli ve bunu herhangi bir etki altından kalmadan yapabilmelisiniz.
Gelişim etkinlikleri içersinde en etkili olanı zorlayıcı görevler üstlenmektir. İddialı projelere kalkışmak ve bu projeleri yaşama geçirken elde edilen deneyimlerden ders çıkarmak en etkili öğrenme yöntemidir. Zorlayıcı görevleri üstlenmenizin bir diğer yararlı yönü de bu yolla üstlerinizin gözüne daha kolay girebilmenizdir.
Son sözüm iş yaşamında rüzgarı arkasına almış pupa yelken gidenlere.
Şu an teknenizin bakımı ile pek fazla ilgilenmiyor olabilirsiniz. Şu an için varsa yoksa, seyir halinde olmak önemli olabilir. Ancak ileride sizi dalgalı ve hava koşulları değişken denizler bekliyor. Bu sularda kaptanlık yapmak istiyorsanız belirli aralıklarla limanlara girip lütfen bakımlarınızı yaptırınız. Bu konuyu ihmal ettiğiniz takdirde başınıza neler gelebileceğini düşünmek bile istemiyorum.

Hiç yorum yok: