12 Mayıs 2008

Kadının Yaşamı Kollarında, Erkeğin İse Kafasındadır

“Burası daha güzel ... Topraklar daha bereketli” dedi Anne.
“Biliyorum. Ama farkında bile değilim” dedi Baba. “Ben eve dönmek istiyorum. Söğütler yapraklarını dökmüştür. Kimi zaman, çitteki deliği nasıl onaracağımı düşünüyorum. Şu duruma bak, Tanrım! Artık kadınların sözü geçiyor. Ne yapacağımıza, nereye gideceğimize kadınlar karar veriyor...”
“Kadınlar, erkeklerden daha kolay değişebiliyor” dedi Anne, onu yatıştırmak istercesine. “Kadının yaşamı kollarında erkeğin ise kafasındadır. Üzülme! Belki kendimize gelecek yıl bir yer buluruz”
“Şu an hiçbirşeyimiz yok” dedi Baba. “Uzun bir kış var önümüzde. Ne iş, ne de ürün. O zaman ne yapacağız? Yiyecek bir lokma ekmeği nereden bulacağız? Bunları düşünmek bile istemiyorum...”
“Hiçte değil” diye gülümsedi Anne. “Henüz hiçbirşey bitmedi. İşte bu da yalnızca kadınların bildiği birşey. Bunu anladım. Erkekler için yaşam sıçrayışlar ile doludur. Bir bebek doğar, bir erkek ölür. Bunlar sarsar erkeği. Oysa kadın için yaşam zaman zaman kabarıp çekilen küçük çağlayanların çağladığı düzgün bir akarsudur. Durmadan akar, o su. Kadın yaşama öyle bakar. Ömrümüzün sonuna gelmedik. İnsanlar yaşayıp gidiyorlar. Belki biraz değişiyorlar ama yaşam akıp gidiyor”.
“Nereden biliyorsun” diye sordu Baba. “Herşeyin bir anda sona ermesini engelleyen ne? Hele insanlar yorgunluktan ve bitkinlikten yere serilirken”
Anne derni derin düşündü ve devam etti: “Yaptığımız herşey bana göre bu yaşamı sürdürmeyi amaçlıyor. Bana öyle geliyor. Hatta acıkmak... hatta hastalanmak bile. Kimileri ölüyor ama geride kalanlar sertleşiyor. Yalnızca o günü yaşamak için çalışıyorlar. Bu yüzden kendini üzmeyeceksin, yalnızca yaşadığın günü düşüneceksin”.
Evet...
Bu anlamlı diyalog John Steinbeck’in ünlü ronamı Gazap Üzümleri’nden alınma. 1930’larda ABD’de yaşanan Büyük Göç’ün destansı bir şekilde kaleme alındığı romandan.
Genç yaşlı, kadın, erkek binlerce kişinin verimli topraklara yolculuğunu ve buralarda hayatta kalma mücadelesini anlatıyor, bu roman.
“Baba” gibi, benim gibi ve diğer birçok erkek gibi yaşamı kafalarında yaşayan erkekler kaybettiği ve umutsuzluğa kapıldığı anlarda Anne’nin sözlerini hatırlamalı: “Yaşadığın günü düşüneceksin, kendini üzmeyeceksin.”
Ve erkekler “Anne” gibi kadınları yanlarından hiç ayırmamalı; hem evde, hem de işte. Yani, her yerde ...

Hiç yorum yok: